Gelecek Çalışmaları

27-31 Ağustos 2021
Gümüşlük Akademisi, Bodrum, Muğla

Geleceğin inşasında tasarımın, verinin ve merkezsizleşmenin büyük bir payı olacak. Tasarımın insan olmayanlara açıldığı, saha araştırmalarının ve mikro müdahalelerin öneminin arttığı, verinin dolanıklaştığı ve dalgalandığı bir yeni dünyada evrimimiz bir belirsizlik. Gelecek Çalışmaları, söz konusu üç eksende hareket ederek içinde bulunduğumuz merkezlerin ve merkezlerin dışında kalanların bir çözümlemesini yapıyor.

Programda çeşitli değişiklikler olabilir. Salgın nedeniyle etkinlik boyunca çeşitli önlemler alınacaktır. Söz konusu önlemler kabul edilen katılımcılara etkinlik yaklaştığında ayrıca bildirilecektir.

Program

Oturum özetlerini incelemek için oturum başlıklarına tıklayabilirsiniz.

27 Ağustos Cuma

10.00-13.00
Varış

13.00-14.00
Kayıt

15.00-16.00
Açış Toplantısı

16.30-17.45, Hüseyin Furkan Balcı

Anlamaya meyilli olduğumuz hâliyle “insan”, kapsamlı bir çözülmeyle karşı karşıya: İnsanı düşünürken kullandığımız geleneksel kavramlar, araçlar ve modeller süregiden bir eleştiriye tabi hâlde ve bütün bu eleştirilerin güdümünde, insana ve insan-olmayana atfettiğimiz sınırlar, nitelikler, kimlikler ve ilişkilenme kapasiteleri yeniden tarifleniyor. Bir taraftan teknolojinin getirdiği yeni olasılıklar ve bu olasılıklarla ilintili anlatılar “insan” kavrayışlarının sınırlarını tahrif eden yeni ilişki türlerini kültürel imgeleme nüfuz ettirirken, diğer taraftan “insan”a dair kavrayışların içinde yer aldığı akademik yapıların eleştirisine girişen eleştirel kuramlar yeni özgürleşmeci bölgeler keşfetmeye çabalıyor.

İnsana ve insan-olmayana dair bilginin üretiminde, depolanmasında ve aktarılmasında işlemekte olan teknikler, aracılar ve sistemler “insan”a dair yürütülen bu kapsamlı eleştirinin önemli bir sahasını belirtiyor. Zira bu sistemler yalnızca belirli türlerdeki enformasyonları, iletişimleri ve etkileşimleri mümkün hâle getirmenin ötesinde, aynı zamanda insanı ve onun niteliklerini anlamakta kullanılan bazı yöntemleri, teknikleri, modelleri ve metaforları da teşkil ediyorlar. Bu ilk oturum, teknik aracılık tartışmalarını merkezine tutarak, bu aracılıklar içinden insana yönelen/ona çeşitli nitelikler atfeden ve onu daha geniş kurguların içine gömülü hale getiren bazı kültürel/teknik yapılanmaları teşhis etmeye çabalayan bir dizi tartışmayı kapsıyor.

28 Ağustos Cumartesi

10.30-11.45, Hüseyin Furkan Balcı

“İnsan”ı kapsamlı ve gürültülü bir eleştirinin nesnesi hâline getiren kuramsal girişimler mimarlık bilgi alanı içinden teşhis edilebilecek bir dizi etkileşim ve dalgalanma yaratıyor. Mimarlık tarihleri, kuramları ve eleştirileri bu tartışmaların etkisi altında yeni kavramsal araçlara kavuşuyor, bu araçların dolayımında olası yeni mimarlık pratikleri tartışılmaya başlanıyor. Söz gelimi mimari üretimin bağlantılı olduğu teknik aracılar tertibatı mimarlığın nesnelerini/öznelerini anladığımız ve konumlandırdığımız konvansiyonlarda kaymalar, kırılmalar ve yeni bağlantılar üretiyor; farklı ölçeklerde işlemekte olan yeni mimarlık türlerini, mimarlık eleştirilerini ve tarih yazımlarını söz konusu hâle getiren faillik türlerini, özne-nesne birleşimlerini ve en genel ifadesi ile etkileşimlerin içinde işlediği enformasyonel çevrelerin karmaşık imkânlarını da belirgin hâle getiriyor. Mimarlık bilgisinin içine gömülü olduğu bu daha geniş enformasyonel çevrelerin ve yapılanmaların teşhisi, mimarlık bilgi alanı içinde içinde zaten uzunca bir süredir sessizce işlemekte olan akışları da tartışılabilir olarak üretme imkânlarını barındırıyor.

Bu oturum, teknik aracılıklara ve bu bağlamdaki insansonrasına dair yürütülen kuramsal tartışmalar üzerinden mimarlık bilgi alanı içinde teşhis edilebilecek akışları/dalgalanmaları merkezine almayı hedefliyor.

12.00-13.15, Burak Taşdizen

Bu oturum, tasarım ve bakım alanyazınlarının kesişim noktalarına odaklanır; tasarımı ve bakımı gündelik ve iç içe geçmiş olgular olarak kurgular. Tasarımın nasıl umursadığı ve bakım verdiği ve bakımın nasıl tasarlandığı hususları oturumun irdelediği temel sorulardır. İhtiyaç haritalamak, bu ihtiyaçlara yanıt vermek, malzemeye ve yeryüzüne itina göstermek gibi tasarımın bakım veren hâlleriyle ve beliren durumlar karşısında (yeniden) tasarlanan bakımla ilgilenir. Hastanelerden şehirlere, hastalardan vatandaşlara ve şehir hayvanlarına, bakımın farklı hâllerinin ve son yıllarda git gide daha da iç içe geçen tasarım ve bakım dolanıklıklarının genel bir çerçevesini sunar. Oturum, Burak Taşdizen’in “İnsandan Öte Bir İstanbul Kurmak” başlıklı devam eden doktora tez araştırması kapsamında yürüttüğü alanyazın taramasının özet bir sunumunu içerir.

14.15-15.30, Burak Taşdizen

Bu oturum, insan merkezci ana akım tasarım pratiğine bir alternatif olarak insan sonrası (posthuman) tasarımın izini İstanbul’un insandan öte coğrafyaları üzerinden sürer; bakıma muhtaç sokak hayvanları için adil gelecekler kurmakta tasarımın rolünü irdeler. Osmanlılardan günümüz Türkiye’sine bir gelenek olarak aktarılan ve küresel kuzeyin insan merkezci, sokak hayvansız, modern şehir tahayyülüyle çatışan İstanbul’un sokak hayvanı bakımının şehrin parklarından pencere pervazlarına uzanan bir peyzajda birçok maddi aktöre rağmen nasıl tasarlandığı, tasarımın nasıl umursayan ve bakım veren bir pratik olduğu hususları oturumun değindiği sorular arasındadır. Oturum, Burak Taşdizen’in “İnsandan Öte Bir İstanbul Kurmak” başlıklı devam eden doktora tez araştırması kapsamında yürüttüğü saha araştırmasının özet bir sunumunu içerir.

29 Ağustos Pazar

10.30-11.45, Pınar Dağ

“Neden açık veri?” sorusu etrafında yürütülecek olan oturum veriye erişim hakkını detaylandırarak açık verinin merkezsizleştirme ile ilişkisini kuracak. Birbiriyle konuşan bağlı veriler nasıl sonuçlar yaratır? Açık lisanslar niteliği nasıl etkiler? Sıfır hipotez önermesine rağmen verinin mülkiyetini belirlemek geleceği yorumlamada ne tür bir sorumluluk yaratıyor/yaratır? Oturum medyada, politikada, sosyal bilimlerde açık verinin kullanıldığı örneklere yer vererek sona erecek.

12.00-13.15, Pınar Dağ

“Veriyle olan ilişkinin inşasında veri okuryazarlığının önemi nedir?” sorusu etrafında yürütülecek olan oturum, yeni eşitsizliklerle veri okuryazarlığı bağlantısını sorgulayacak. Etkileşimde olduğu hesaplamalı okuryazarlık, dijital okuryazarlık, medya okuryazarlığı, istatistiksel okuryazarlık, bilimsel okuryazarlık, bilgi okuryazarlığı gibi alanlarla olan kesişimini derinleştiren örneklere yer verilecek. Oturum veriye ulaşmada, veriyi okumada, veriyi yorumlamada veri okuryazarlığı etkinlik matrisinin önemini vurgulayarak sona erecek.

14.15-15.30, Emre Toros

Sabah kalktınız, ufak bir yürüyüş yaptınız, otobüse bindiniz veya araba kullandınız, işinize veya okula geldiniz, kahvenizi içerken yaşlıysanız Facebook ve Twitter, daha gençseniz Instagram ve TikTok hesaplarınızı kontrol ettiniz. Bir iki “beğeni” ve yorum yazdıktan sonra, e-posta kutunuzu kontrol ettiniz ve gün devam etti. Derken aksam oldu, markete uğradınız, kredi kartınızla alışveriş yaptınız, eve gelip yemek yerken biraz televizyon seyrettiniz (tabii ki belgesel!), bir iki blog yazısı yazıp uyudunuz… Tüm bu sıradan davranışların son yıllarda sosyal bilimler için yarattığı dalgalanma bir süredir tartışılıyor. Bu oturumda öncelikle oluşan bu dalgalanmayı tanımlamak ve anlamak, daha sonra da oluşan çerçeve üzerinden sosyal bilimlerin geleceği ile ilgili bir dizi önerme tartışmaya açılacaktır.

30 Ağustos Pazartesi

10.30-11.45, Emre Toros

Baştan söyleyelim: Sosyal bilimler meşakkatlidir. Tamam, tıp ve mühendislik bilimleri de dahil her bilimsel çalışma öyledir, ama bırakın herkesi, diğer bilimsel alanlarla iştigal eden zevat bile çoğunlukla sosyal bilimcinin “bilimsel cefa”sını anlamakta nobran ve isteksizdir. Sahadan sayısal veri toplayan bir çalışma yaparsınız, “Ne o, bin kişiyle anket yapıp tüm Türkiye ile ilgili bilgi mi ürettim sanıyorsunuz?” lakırdısı eksik olmaz. Derinlemesine mülakatlar ile aktörün gözünden mevzuyu anlamaya çalışırsınız, “Üç beş kişinin görüşü ile bilim olmaz.” ahkamı suratınızda patlar. Üstüne bir de sosyal bilimler ile uğraşanların kafalarının konu hakkındaki “billur”luğu eklenince, iş tam bir keşmekeşe döner. Tüm bu tantana aslında sosyal bilimlerin nesnesinin ne olduğu üzerinde ve nasıl incelenmesi gerektiği üzerinde bir anlaşma olmamasından kaynaklanır. Bu oturumda yukarıdaki konular ile ilgili işe yaradığını düşündüğüm bir çerçeve tartışmaya açılacaktır.

12.00-13.00
Kapanış Toplantısı

31 Ağustos Salı

10.30
Ayrılış

Başvurular herkese açık olmakla beraber doktora sonrası araştırmacılara, doktora öğrencilerine, yüksek lisans öğrencilerine ve lisans öğrencilerine öncelik tanınacaktır. Başvuru sonucu, yapılan değerlendirmenin ardından e-posta aracılığıyla bildiriliyor. Poedat, katılımcılarının entelektüel alanlara ilgisi yüksek, özgün deneyimlere karşı heyecanlı, etkileşime ve paylaşıma açık olmasına özen gösteriyor.

Başvuru sonucu, yapılan yazılı ve sözlü değerlendirmenin ardından e-posta aracılığıyla bildirilir. Poedat, katılımcılarının entelektüel alanlara ilgisi yüksek, özgün deneyimlere karşı heyecanlı, etkileşime ve paylaşıma açık olmasına özen gösteriyor.

Ücret, Gümüşlük Akademisi’ndeki 2 kişilik odada kalacaklar için kişi başı 895 lira, tek kişilik odada kalacaklar 1115 liradır. Üç öğün yemek ücrete dahildir. Poedat kâr amacı güden bir topluluk değildir ve üyeleri kazanç sağlamaz. Ücret, Gümüşlük Akademisi’nin geliştirilmesine, vergilere, burslara, tanıtım giderlerine ve gelecek etkinliklere bölüştürülür. Dar gelirli öğrencilerin erişebilirliğini arttırmak için gereksinim temelinde 2 tane %10, 2 tane %20 ve 1 tane %40 burs veriyoruz. Başvuru belgesinin sonundaki “Eklemek İstedikleriniz” bölümüne burs gereksiniminizi belirtebilirsiniz. Her talebi karşılayamayacak olsak da yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışacağımıza söz verebiliriz.

Oturumlar bittikten sonra tartışma grupları yaratabilir, atölyeler düzenleyebilir, sanatsal üretimlerde bulunabilir, doğada kaybolabilir, gezilere çıkabiliriz. Etkinlik mekânımız aynı zamanda ortak yaşam alanımız olduğu için belli başlı işleri de beraber yapıyoruz. Etkinliğimizin akademik bir çalışmadan daha fazlası olduğunu ve entelektüel, sosyal ve yaşamsal açılardan bir “açıklık” olduğunu unutmamanızı istiyoruz.

Güvenli alan, Poedat’ın mihenk taşıdır. Güvenli alan gereği Poedat içinde herkes ırkı, etnik kökeni, dili, cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi, fiziksel ve zihinsel özellikleri, yaşı, eğitim seviyesi, kültürel alışkanlıkları, toplumsal konumu, maddi durumu, inancı, politik düşünceleri, dünya görüşü ve yaşam biçimi ne olursa olsun kişiliği ölçüsünde hak ettiği saygıyı özgürlükçü ve barışçıl bir ortamda bulur.

Konuşmacılar

Burak Taşdizen

Emre Toros

Hüseyin Furkan Balcı

Pınar Dağ

Pınar Dağ, öğretim görevlisi, Veri Okuryazarlığı Derneği, Açık Veri Gazeteciliği TR kurucu üyesi ve Gijn Türkiye editörü. Ders verdiği konular ve uzmanlık alanları; veri okuryazarlığı, veri gazeteciliği, açık veri, veri görselleştirme, büyük veri, veri analizi ve veri yönetimi.

Emre Toros, Hacettepe Üniversitesi, İletişim fakültesinde çalışan bir siyaset bilimi profesörüdür. Akademik çalışmalarını Türkiye’de ODTÜ, Bilkent ve Atılım üniversitelerinde, Türkiye dışında ise Malmö Üniversitesi, Stanford ve King’s College London’da sürdürmüştür.

Hüseyin Furkan Balcı, İTÜ Mimari Tasarım programında doktora öğrencisi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde araştırma görevlisi.  2013 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mimarlık Bölümünden, 2016 yılında İTÜ Mimari Tasarım Yüksek Lisans programından mezun oldu. 2014 yılından itibaren mimari proje stüdyolarında yürütücü olarak görev aldı. İnsandışı Kolektifi dahilinde mimari proje yarışmaları için üretimler ve araştırmalar gerçekleştirdi. Araştırmaları medya kuramları, mimarlık kuramı, mimarlık eleştirisi gibi alanlarda yoğunlaşıyor.  

Burak Taşdizen, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde endüstri ürünleri tasarımı okudu. Yüksek lisans araştırması kapsamında bir kadın örgü topluluğunun ve örgü pratiğinin etnografisini yaptı; örgü örneği ve becerisi etrafında şekillenen örgünün mikro-ekonomisine odaklandı. Yüksek lisans eğitimi kapsamında ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü’nden Ders Performans Ödülü’nü aldı. Taşdizen, 2016-2019 yılları arasında Özyeğin Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı ve lisans seviyesinde tasarım eğitimi faaliyetlerinde bulundu. Özyeğin Üniversitesi “Tasarım, Teknoloji, ve Toplum” alanında doktora adayıdır, ve Orient-Institut Istanbul’da araştırmacı olarak çalışmaktadır. Taşdizen’in araştırmaları etnografi temellidir ve tasarım ve bakımdaki konumlandırılmış ve bedenlenmiş bilgi üretimlerine odaklanır. “İnsandan Öte Bir İstanbul Kurmak” başlıklı doktora tez çalışması kapsamında şehirde başta sokak kedileri olmak üzere sokak hayvanlarının iyi oluşu için oluşturulan ve sürdürülen bakım altyapılarını ve bu altyapıların tasarım-bakım dolanıklıklarını araştırmaktadır. Taşdizen’in araştırmaları Expeditions – Research in Applied Anthropology, Mekanda Adalet Derneği, EASST/4S ve Garp Sessions tarafından desteklendi.